öğrencibilgi
Öğrenciler için bilgiler burada.

Türkçe Konu Anlatımı

                                                                         ADLAR KONU ANLATIMI

AD (İSİM )

  • Evrendeki canlı, cansız tüm varlıkları, nesneleri, duygu ve düşünceleri, kavramları, olay ve olguları gösteren; bunların dildeki karşılığı olan sözcüklere tür yönünden ad diyoruz.

v Adları çeşitli yönleriyle ayrıntılı olarak inceleyelim.

I- VARLIKLARA VERİLİŞİNE GÖRE ADLAR:

a) Özel Adlar: Her yönüyle bir benzen bulunmayan, tek bir varlığın karşılığı olan adlardır.

Bütün özel adlar büyük harfle başlar ve özel adlara getirilen çekim ekleri kesme işaretiyle gösterilir.

v Şunlar özel adlardır:

1- Kişi Ad ve Soyadları:

Mustafa Kemal Atatürk, Orhan Kemal…

2- Hayvanlara Verilen Adlar:

Karabaş, Tüylü. Dertli, Kont, Çarli…

3- Kıta Adları:

Avrupa, Asya…

 

4- Ülke Adları:

Türkiye, Hindistan, İtalya…

5- Ulus Adları:

Türk, İngiliz, Alman…

6- Dil Adlan:

Türkçe, Bulgarca, Arapça…

7- Din, Mezhep, Tarikat Adları:

Müslümanlık, Hıristiyanlık, Bektaşilik, Katolik…

8- Gazete, Dergi, Yapıt, Anıt, Yapı Adları:

Cumhuriyet, Milliyet, Varlık. Aktüel, Tempo, Madenci Anıtı, Atatürk Anıtı, Atatürk Kültür Merkezi…

9- Kurum ve Kuruluş Adları:

Türk Tarih Kurumu, Türkiye Taş Kömürü Kurumu, Algı Dershanesi…

10- İl, İlçe, Belde, Köy Adları:

Zonguldak, Ankara, Devrek, Kozlu, Bakacakkadı Beldesi, Bılık Köyü…

 

11- Cadde, Sokak, Bulvar, Alan, Mahalle, Apartman Adları:

Cumhuriyet Alanı, Gazipaşa Caddesi, Uğur Mumcu Sok. Bozkurt Apartmanı…

12- Yıldız, Gezegen Adları:

Güneş, Dünya, Merkür, Neptün…

 

13- Coğrafya ile İlgili Yer Adları: Çarşamba Ovası, Uzungöl Yaylası, Everest Tepesi, Seyhan Nehri…

14- Bayram Adları. Özel Gün ve Hafta Adları:

Ramazan Bayramı, Zafer Bayramı, Anneler Günü, Dünya Barış Günü…

15- Tarihsel Olay, Çağ, Dönem Adları:

Kurtuluş Savaşı Mondros Ateşkesi, Çanakkale Savaşları, Tanzimat Fermanı, Cilalı Taş Devri…

DİKKAT: Özel adların yazımı ile ilgili olarak şunlara dikkat ediniz:

 

• Özel adı oluşturan her bir sözcük büyük harfle başlar.

 

• Özel adlara gelen saygı, unvan ve meslek adları

büyük harfle yazılır.

 

• Özel adlardan türemiş sözcükler büyük harfle başlar ve yapım ekleri kesme işaretiyle gösterilmez.

ÖRNEK:

Atatürkçülük, Mevlevilik, Burdurlu…

 

• Özel adlara gelen çekim ekleri kesme işaretiyle gösterilir.

ÖRNEK:

¶ İzmir’in kavakları, dökülür yaprakları.

¶ Akdeniz’in sıcak iklimi, Zonguldak’ta etkisini göstermeye başladı.

b) Tür Adları:

Aynı türdeki varlıkları kavramları karşılayan adlardır.

ÖRNEK:

Pencere, duvar, emek, dost, barış, et, süt, etek, nar, insan, cetvel, teyze, dayı, sarı, el, altın, kedi, bencil, duygu, aşk, karanlık, ot iyi, güzel, çirkin…

 

II-VARLIKLARIN SAYISINA GÖRE ADLAR :

a) Tekil Adlar:

Tek bir varlığı düşündüren, tek bir varlığın karşılığı olan adlardır.

 

ÖRNEK:

Sigara sağlığa zararlıdır.

Tek bir varlık

Uçağa binince içini bir korku sardı.

Tek tek tek

b) Çoğul Adlar:

Aynı türdeki birden çok varlığı karşılayan adlardır. Adların çoğullanması “-ler, -lar “ekleri ile yapılabilir.

 

ÖRNEK:

Çiçeklerrüzgârdan bir o yana bir bu yana yatıyordu.

¶ Evler sokaklar, şehirler bomboştu.

c) Topluluk Adları:

Bu adlar biçim yönünden tekil, karşıladıkları varlıklar açısından çoğuldurlar.

ÖRNEK:

¶ Orman,

¶ Ordu,

¶ Bölük,

¶ Manga,

¶ Demet,

¶ Düzine,

¶ Kurul,

¶ Kurultay,

¶ Meclis,

¶ Toplum,

¶ Halk,

¶ Küme,

¶ Aile,

¶ Koro,

¶ Heyet,

¶ Sürü…

III- VARLIKLARIN OLUŞUNA GÖRE ADLAR :

v İki bölümde incelenebilir.

a) Somut Adlar:

Beş duyu organından biri veya birkaçıyla algılanabilen adlardır.

ÖRNEK:

Gözlük, bardak, ışık, buz, koku, sıcak…

b) Soyut Adlar:

Beş duyu organıyla algılanamayan, insan zihninde karşılık bulan adlardır.

ÖRNEK:

Kin, öfke, sevgi, uyku, rüya, aşk, keder, Tanrı, melek, yüreklilik, dürüstlük, iyilik, kader, iblis, ruh, Cebrail, hayalet…

 

Not: Soyut adlar dinsel sözcükler dışında özel ad değildir. Soyut adları bir varlığı karşılayacak şekilde kullanırsak özel ad olabilir.

ÖRNEK:

¶ Bugünkü toplantıya Sevinç de katılamaz.

¶ Derdimize ancak Rüya Hanım derman olabilir.

 

IV- VARLIKLARIN ANLAMINA GÖRE ADLAR :

a) Tek Anlamlı Adlar:

Bulunduğu cümledeki anlamına bağlı olarak yeni yeni anlamlar kazanmayan her türlü cümlede aynı anlamda kullanılan adlardır.

v Özellikle terimler tek anlamlı adlardır.

ÖRNEK:

¶ Sıvı,

¶ Tuş,

¶ Uyak,

¶ Aliterasyon,

¶ Radyasyon,

¶ Bayır,

¶ Varsayım,

¶ Başvuru,

¶ Akarsu…

b) Çok Anlamlı Adlar:

Cümledeki kullanımına bağlı olarak başka anlamlar kazanabilen, gerçek, yan ya da mecaz anlamlarda kullanılabilen adlardır

ÖRNEK:

¶ Onunla aramdaki tüm bağları kopardım.

¶ Bize ayak bağı oluyordu.

¶ Ayakkabının bağı çözülmüş.

 

c) Sözlük Anlamını Düşündürmeyen Adlar:

Özel adlar sözlük anlamlarını düşündürmezler.

 

ÖRNEK:

¶ Çağrı,

¶ Kıymet,

¶ Sonat, Erol,

¶ Nurtaç,

¶ Çağdaş,

¶ Sunay,

 

 

V- YAPISINA GÖRE ADLAR

Yapısına göre adları üç bölümde inceleyebiliriz.

a) Basit Adlar:

Herhangi bir yapım eki almamış veya başka bir sözcükle birleşerek yeni anlamlı bir sözcük oluşturmamış adlardır.

ÖRNEK:

Masa, kağıt, insan, ot, ağaç, ayak, el, baş, bardak, su, çay, ok, amaç, gü!…

b) Türemiş Adlar:

Eylem ya da ad köklerinden bir yapım eki alarak oluşmuş adlardır.

 

ÖRNEK: Dilek, durak, çıkrık, çağdaş, yoksul…

c) Bileşik Adlar:

En az iki sözcüğün tek bir varlığı karşılamak amacıyla bir araya gelmiş biçimidir.

ÖRNEK:

¶ Beşiktaş, Güneydoğu, Karadeniz, Uludağ…

¶ Pazartesi, kaynana, sütlaç, nasıl…

¶ Aslanağzı, kazayağı, kuşburnu, keçisakalı…

¶ Büyükayı, Küçükayı, Samanyolu, Küçükaslan…

¶ Biraz, hiçbir, birtakım, herhangi, birkaç…

 

v Bitişik yazılan birleşik sözcükler üç yolla oluşur:

 

1. Anlam Kayması Yoluyla

Sözcüklerden biri ya da ikisi birden gerçek anlamını yitirir. Ortaya çıkan sözcük yeni bir anlam kazanır.

  1. a. Birinci sözcük anlamını yitirebilir:

ÖRNEK:

¶ Ketenhelva,

¶ Ateşböceği,

¶ Adamotu,

¶ Sıkıyönetim…

  1. b. İkinci sözcük anlamını yitirebilir:

ÖRNEK:

¶ Yeryüzü,

¶ Öğleüzeri,

¶ Gökyüzü,

¶ Olağanüstü…

 

  1. İki sözcük de anlamını yitirebilir:

ÖRNEK:

¶ Denizaltı (araç)

¶ Suçiçeği (hastalık)

¶ Balıksırtı (desen)

¶ Hanımeli (çiçek)

¶ Birdenbire (aniden)

¶ Vurdumduymaz(umursamaz)

¶ Beşiktaş (semt adı)

¶ İmambayıldı (yemek adı)

Not: “Birleşik” sözcüğü, dilbilgisi terimlerinde “bileşik” biçiminde de kullanılmaktadır. Kavram olarak iki kullanım arasında fark yoktur.

2. Ses Değişimi Yoluyla

Birleşik sözcüğü oluşturan öğelerden birinde ses düşmesi meydana gelir:

ÖRNEK:

¶ Kayın + ana => kaynana

¶ Cuma + ertesi => cumartesi

¶ Ne + asıl => nasıl

¶ Ne + için => niçin

¶ Kahve + altı => kahvaltı

¶ Çörek + otu => çöreotu

¶ Biri + biri => birbiri

3. Tür Değişimi Yoluyla

Bu birleşik sözcüklerde yer alan eylem soylu sözcük ya da sözcükler, ad soylu sözcüklerin görevini üstlenir:

ÖRNEK:

Yurt + sever => yurtsever kişi

ad eylem sıfat

Gece + kondu => gecekondu

ad eylem ad

Kaptı + kaçtı => kaptıkaçtı

eylem eylem ad

Bilir + kişilik => bilirkişilik

eylem ad ad

v Biçimlerine (Kuruluşlarına) Göre Birleşik Sözcükler

a. Ad tamlaması biçiminde oluşanlar:

ÖRNEK:

Yurtbaşı,

Yavruağzı,

İnsanoğlu,

Bilinçaltı…

b. Sıfat tamlaması biçiminde oluşanlar:

ÖRNEK:

Kocatepe,

Sivrisinek,

Hanımanne,

Kızılırmak…

  1. c. İkileme biçiminde oluşanlar:

ÖRNEK:

Kaçgöç,

Fısfıs,

Dırdır,

Çıtçıt…

  1. d. Cümle (isim + fiil) biçiminde oluşanlar:

ÖRNEK:

İmambayıldı,

Külbastı,

Serdengeçti,

Albeni…

ADLARDA KÜÇÜLTME

Adlara “-cik, -cek, -ceğîz” eklen getirilerek küçültme yapılır.

 

ÖRNEK:

Adacık, kutucuk, kitapçık…

Bu ekler küçültme anlamının dışında eklendiği ada acıma, sevgi, şefkat anlamları da katar.

ÖRNEK:

¶ Yavrucağız kuru ekmekle karnını doyurmaya çalışıyordu. (Acıma)

¶ Bu heykelcik müzemize dün geldi. (Küçültme)

¶ Kuzucuğum, seni ne kadar özlemişim, gel de bir sarılayım. ( Sevgi, şefkat)

¶ İki göz bir evciğimiz olsaydı yeterdi. (Küçültme)

UYARI: -cik, -cak eki kalıcı ad yapabilir bunu küçültme ekiyle karıştırmamak gerekir.

ÖRNEK:

¶ Bademcik,

¶ Arpacık,

¶ Gelincik,

¶ Maymuncuk,

¶ Tomurcuk,

¶ Salıncak,

¶ Oyuncak…

 

ADLARIN DURUM EKLERİYLE ÇEKİMİ

  • Adlar bir cümle içinde bir başka ad, bir eylem, bir edat ile biçim ve anlam ilişkisine girebilir. Bu ilişkiyi kurarken eksiz olabildiği gibi ek de alabilir.
  • Adların eylem, edat ya da bir başka ad ile ilişki kurmasını sağlayan eklere ad durum ekleridenir.
  • Ad durum ekleri ile çekime giren adlar cümlede nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci görevi üstlenebilir

Adin durumları ve ekleri şunlardır:

A- GÖSTERME DURUMU :

Belirtme durumu da denilir. Bu durumla çekimlenen ad cümlede belirtili nesne görevini üstlenir.

ÖRNEK:

¶ Satıcı paketler-i çantaya yerleştirdi.

Evler-i iki günde temizler, yıkarız.

UYARI: Ad durum ekini iyelik eki ve yapım ekleri ile karıştırmayınız.

B- YÖNELME DURUMU: – e

Yaklaşma durumu da denir. Bu durumda çekimlenmiş ad cümlede yönelmeli dolaylı tümleç görevini üstlenir.

ÖRNEK:

¶ Olayın büyüdüğünü öğrenince Ankara’y-a gittim.

Ban-a güvenmesi gerekmez miydi?

 

C- BULUNMA (KALMA) DURUMU

Bu durumla çekimlenmiş ad, eylemin gerçekleştiği yeri gösterir ve cümlede dolaylı tümleç görevini üstlenir.

ÖRNEK:

Bahçeler-de yetiştirdiğimiz sebzeleri şehirdeki manavlara satarız.

¶ Resimlerini gazete-de görmüştüm

D- ÇIKMA (AYRILMA) DURUMU:

Bu durumla çekimlenen adlar eylemin çıktığı, uzaklaştığı yeri gösterir ve cümlede çıkmalı dolaylı tümleç görevini üstlenir.

ÖRNEK:

Çocuk-tan al haberi.

Arabasın-dan çıkınca tanıdım onu.

NOT: Bu ek cümlede tamlayan eki görevinde de kullanılabilir.(Tamlananın çoktan seçme bildirdiği durumlarda)

ÖRNEK:

¶ Mahallemize getirilen çadırlar-dan bazı-ları

B.li Ad Tamlaması

kullanılmaz haldeydi.

Evler-den bir kısmı anında yıkılmıştı.

B.li Ad Tamlaması

¶ Türk ekibindeki dağcılar-dan bazı-ları Ağrı’ya

B.li Ad Tamlaması

ilk kez çıkıyordu

 

AD TAMLAMALARI

  • İki adın bir araya gelerek oluşturduğu anlatım birliğine ad tamlaması diyoruz.
  • Bu adlardan birincisine “tamlayan” ikincisine “tamlanan” denir.

ÖRNEK:

Hayran oldum gözleri-n-in kara-s-ı-na.

Tamlayan Tamlanan

Sınav sonuçlar-ı-nı aldığınız gün sizinle aynı mutluluğu

T.yan T.nan

paylaşmak istiyoruz.

 

Not: Türkçede dört çeşit ad tamlaması vardır.

1- BELİRTİLİ AD TAMLAMASI:

  • Tamlamanın tüm öğelerinin bulunduğu tamlamadır.

 

ÖRNEK:

Ev-in bahçe-s-i oldukça genişti.

T.yan T.nan

Espri-n-in güzelliğ-i

T.yan T.nan

Hasta-n-ın durum-u

T.yan T.nan

v ÖZELLİKLER:

1- Ad tamlamasını tamlayanı ile tamlananı arasına başka sözcükler girebilir.

ÖRNEK:

Annesi-n-in babadan kalma ev-i

T.yan T.nan

Okuyucu-n-un dikkatini çeken anlatım-ı

T.yan T.nan

Duvar-ın çatlamış sıvalar-ı

T.yan T.nan

¶ Bu arabanın da modelini beğenmemişti

2- Tamlayan ile tamlanan yer değiştirebilir.

ÖRNEK:

¶ Artık çalmalıydı kapı-s-ı-kiracı-n-ın.

T.nan T.yan

Hesab-ı-nı vermesi gerekirdi kirayı

T.nan

Geciktirmesi-n-in.

T.yan

¶ Bitmeyecek senfoni-s-i yarınlara kalmalı

T.nan

Aşkımız-ın.

T.yan

3- Zamirlerle kurulan ad tamlamalarında olabilir zamir tamlayan ya da tamlanan görevinde.

ÖRNEK:

Bu-n-un sözler-i,

T.yan T.nan

Sorular-ın birkaç

T.yan T.nan

Alacaklılar- ın bazı-s-ı,

T.yan T.nan

O-n-un direniş-i

T.yan T.nan

 

4- Adeylemler tamlayan ya da tamlanan olabilir.

ÖRNEK:

Konuşma-s-ı-n-ın anlam-ı var mıydı?

T.yan T.nan

Politikacılar-ın konuşma-s-ı

T.yan T.nan

5- Tamlayan ekinin yerine -den durum eki kullanılabilir.

ÖRNEK:

Konuşmacılar-dan bazılar-ı,

T.yan T.nan

Dinleyiciler-den bir bölüm-ü

T.yan T.nan

 

6- Kişi zamirinin tamlayan eki olması durumunda ortaya çıkacak ekleri şöyle gösterebiliriz:

ÖRNEK:

¶ Ben-im söz-üm

¶ Sen-in söz-ün

¶ O-n-un söz-ü

¶ Biz-im söz-ümüz

¶ Siz-in söz-ünüz

¶ Onlar-ın söz-leri

 

7- Bir tamlamada tamlayan ya da tamlanan birden fazla olabilir.

ÖRNEK:

Oyuncu-n-un jestler-i, mimikler-i, ses-i

T.yan T.nanlar

Adam-ın konuşma-s-ı, hareketler-i

T.yan T.nanlar

¶ Bu yollar-ın taş-ı, toprağ-ı

T.yan T.nanlar

Minnoş-un zıplama-s-ı-nı, miyavlama-s-ı-

T.yan T.nanlar

 

8- Tamlamanın tamlayanı ya da tamlananı sıfat tamlaması kuruluşunda olabilir.

ÖRNEK:

Bu kuruluş-un ürünler-i her zaman güvenlidir.

T.yan T.nan

İki serseri-n-in saçma sapan sözler-i

T.yan T.nan

Firmamız-ın en yeni ürünler-i-ni kapınıza

T.yan T.nan

getirdik.

 

9- Tamlayan ya da tamlanan düştüğünde tamlama özelliği ortadan kalkar.

ÖRNEK:

¶ Duvardaki tablo İbrahim Çallı’n-ın-mış.( tablo-s-u )

 

Yanıtlar-ın-ı beğenmedim, (sen-in )

 

Ses-i-ni kasete almıştık. (Osman’ın)

 

BELİRTİLİ AD TAMLAMALARINDA ANLAM ÖZELLİKLERİ

Tamlayan tamlananın kime neye ait olduğunu gösterir.

ÖRNEK:

Karadeniz’in iklim-i, ( İlim Karadeniz’e )

T.yan T.nan

Öğrenci-n-in başarı-s-ı ( Başarı öğrenciye )

T.yan T.nan

Sanatçı-n-ın koruma-s-ı,( Koruma sanatçıya )

T.yan T.nan

Dilaver’in yazgı-s-ı, ( Yazgı Dilaver’e )

T.yan T.nan

 

Tamlanan tamlayanın niteliğini bildirebilir.

ÖRNEK:

Yemeğ-in salçalı-s-ı,

T.yan T.nan

Arkadaş-ın has-ı,

T.yan T.nan

 

Renkler-in kırmızı-s-ı,

T.yan T.nan

Tatlı-n-ın kremalı-s-ı.

T.yan T.nan

II- BELİRTİSİZ AD TAMLAMASI:

  • Tamlayan sözcüğün ek almadığı tamlama türüdür.

ÖRNEK:

Kızartma tava-s-ı,

T.yan T.nan

Keten helva-s-ı,

T.yan T.nan

Yaprak dolma-s-ı,

T.yan T.nan

ÖZELLİKLER:

1- Belirtisiz ad tamlamalarında tamlayan genel anlam taşır, bu durumda bir belirsizlik söz konusudur. Eğer tamlayanda kesinlik söz konusu olursa tamlama belirtili ad tamlamasına dönüşebilir.

ÖRNEK:

Çöp torba-s-ı,

T.yan T.nan

Asma yaprağ-ı,

T.yan T.nan

Şiir çeviri-s-i,

T.yan T.nan

Çöp-ün torba-s-ı,

T.yan T.nan

Asma-n-ın yaprağ-ı,

T.yan T.nan

Şiir-in çeviri-s-i

T.yan T.nan

 

2- Belirtisiz ad tamlamasında tamlayan bir belirginlik, bir kesinlik taşımazsa tamlama belirtili ad tamlamasına dönüştürülemez.

ÖRNEK:

Halk edebiyat-ı,

T.yan T.nan

Püf noktas-ı,

T.yan T.nan

Ana kucağ-ı,

T.yan T.nan

Asker ocağ-ı,

T.yan T.nan

1999 yaz-ı,

T.yanT.nan

 

3- Bu tamlamada tamlayanla tamlanan ilişkisi çok güçlüdür. Bu nedenle sıfat, tamlamayı bir bütün olarak niteler.

ÖRNEK:

İşlemeli mücevher kutu-s-u.

T.yan T.nan

Süslü vitrin cam-ı,

T.yan T.nan

Kırmızı kadın manto-s-u

T.yan T.nan

 

4- Tamlayan ile tamlanan arasına başka sözcükler giremez. ( Sıfat özellikle tamlananı niteleyecekse araya girebilir.)

ÖRNEK:

Devlet eski bakan-ı,

T.yan T.nan

Makine yüksek mühendis-i,

T.yan T.nan

5- Belirtisiz ad tamlamalarında zamirler tamlayan ya da tamlanan olamaz.

BELİRTİSİZ AD TAMLAMASINDA ANLAM ÖZELLİKLERİ

1- Tamlayan tamlananın yapılmasında kullanılan maddeyi gösterir.

ÖRNEK:

Dut pekmez-i,

T.yan T.nan

Patates püre-s-i,

T.yan T.nan

Çilek reçel-i

T.yan T.nan

Zeytin ezme-s-i,

T.yan T.nan

Biber dolma-s-ı

T.yan T.nan

 

2-Tamlayan tamlananın türünü gösterir.

ÖRNEK:

Kum havuz-u,

T.yan T.nan

İğde ağac-ı,

T.yan T.nan

Balık lokanta-s-ı,

T.yan T.nan

Çocuk yuva-s-ı

T.yan T.nan

 

3- Tamlayan tamlananın nedenini gösterir.

ÖRNEK:

Sel baskını,

T.yan T.nan

Terör korkusu,

T.yan T.nan

Yangın felaketi,

T.yan T.nan

 

4- Tamlayan tamlananın neye ait ya da neyle ilgili olduğunu gösterir.

ÖRNEK:

Boyun bağı,

T.yan T.nan

Bayan şemsiyesi,

T.yan T.nan

Çöp kamyonu,

T.yan T.nan

İş eldiveni

T.yan T.nan

 

5- Tamlayan tamlananın neye benzediğini anlatabilir.

ÖRNEK:

Kol böreğ-i,

T.yanT.nan

Pamuk şeker-i,

T.yan T.nan

Kalkan balığ-ı,

T.yan T.nan

6- Tamlayan tamlananın nerede yetiştiğini, nereye ait olduğunu anlatır

ÖRNEK:

Ankara keçi-s-i,

T.yan T.nan

Van kedisi,

T.yan T.nan

Amasya elma-s-ı,

T.yan T.nan

Kayseri pastırma-s-ı,

T.yan T.nan

Diyarbakır karpuz-u,

T.yan T.nan

Tekirdağ köfte-s-i

T.yan T.nan

 

7- Tamlamada kişi adı tamlayan olduğunda kişiyle ilgili yapıt, buluş gibi anlamlar bildirir.

ÖRNEK:

Arşimet Kanun-u,

T.yan T.nan

Pisagor Teorem-i

T.yan T.nan

 

III- TAKISIZ AD TAMLAMASI

  • Hem tamlayanın hem de tamlananın ek almadığı tamlama çeşididir.
  • Takısız tamlamada tamlayan tamlananın neden yapıldığını veya neye benzediğini bildirir.
  •  

1- Neyin neden yapıldığını gösterir.

ÖRNEK:

Yün kazak,

T.yan T.nan

Demir kapı,

T.yan T.nan

Pamuk kumaş,

T.yan T.nan

Gümüş şamdan,

T.yan T.nan

Altın küpe,

T.yan T.nan

Tahta masa

T.yan T.nan

 

2- Neyin neye benzediğini gösterir.

ÖRNEK:

Elma yanak,

T.yan T.nan

Kiraz dudak,

T.yan T.nan

Servi bey,

T.yan T.nan

İnci diş,

T.yanT.nan

IV- ZİNCİRLEME AD TAMLAMASI

  • Birbirine bağlanmış en az üç adın bir araya gelerek oluşturduğu tamlamadır.
  • Bir başka deyişle tamlayanı ya da tamlananının kendi içinde ad tamlaması olan ad tamlaması türüdür.

ÖRNEK:

Bahçe kapı-s-ı-n-ın gıcırtı-s-ı,

T.yan T.nan

Elif-in dersler-i-n-in gidiş-i,

T.yan T.nan

 

v Kuruluşuna göre zincirleme ad tamlamalarını şöyle sıralayabiliriz:

1- Tamlayan bir ad tamlaması olabilir.

ÖRNEK:

Okul bahçe-s-i-n-in temizliğ-i

¶ Tamlayan Tamlanan

Market-in ön-ü-n-ün görünüş

¶ Tamlayan Tamlanan

Algı Dershane-s-i’n-in eğitim-i

¶ Tamlayan Tamlanan

Kitaplığ-ıs raflar-ı-n-ın uzunluğ-u

¶ Tamlayan Tamlanan

2- Tamlayan ad, tamlanan ad tamlaması kuruluşunda olabilir.

ÖRNEK:

Dershane-n-in başarı grafiğ-i

Tamlayan Tamlanan

Andaç’ın okul çanta-s-ı

Tamlayan Tamlanan

Çocuğ-un ev ödev-i

Tamlayan Tamlanan

Komşu-n-un bakır kazan-ı

Tamlayan Tamlanan

3- Tamlayan da tamlanan da ad tamlaması kuruluşunda olabilir.

ÖRNEK:

Kooperatif binalar-ı-n-ın çevre düzenleme-si

Tamlayan Tamlanan

Bahçe kapı-s-ı-n-ın reng-i-n-in ton-u

Tamlayan Tamlanan

Test kitaplar-ı-n-ın soru kalite-s-i,

Tamlayan Tamlanan

Kent-in su şebeke-s-i-n-in onarım-ı,

Tamlayan Tamlanan

Maden işçiler-i-n-in çalışma koşullar

Tamlayan Tamlanan

 

v Karma tamlama ile zincirleme ad tamlaması

birbirine karıştırılmamalıdır.

ÖRNEK:

Bu iş-in kötü sonuçlar

S.t. S.t.

 

Tamlayan Tamlanan

 

KARMA TAMLAMA

  • Ad tamlamasını oluşturan tamlayan ve tamlanan arasında bir sıfat tamlaması yer alması durumunda bu tamlamaya karma tamlama adı verilir.

ÖRNEK:

Eski yıllar-ın güzelliğ-i

Tamlayan Tamlanan

 

Genç adam-ın güzel kıyafet-i

Tamlayan Tamlanan

 

İlk sorular-ın çözüm-ü

Tamlayan Tamlanan

 

Çocuğ-un minicik eller-i

Tamlayan Tamlanan

 

Sıcak yaz günler-i yerini kış-ın soğuk günler-i-ne

Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan

 

bıraktı.

a- Sıfat, tamlamanın tamlananını niteleyebilir veya belirtebilir.

ÖRNEK:

¶ Parkın çirkin görüntüsü

Sıfat

¶ Aslanın tuhaf davranışları

Sıfat

¶ Sınavın bu bölümü

Sıfat

b- Sıfat, tamlamanın tamlayanını niteleyebilir veya belirtebilir.

ÖRNEK:

Eski evin sıvalan

Sıfat

Karanlık odanın aydınlatılması

Sıfat

Birkaç kendini bilmezin söyledikleri

Sıfat

c- Sıfat, hem tamlayanı hem de tamlananı

niteleyebilir veya belirtebilir.

ÖRNEK:

Eski köşkün pahalı onarım giderleri

Sıfat Sıfat

I————I I————————1

Tamlayan Tamlanan

d- Sıfat, tamlamanın bütününü niteleyebilir.

ÖRNEK:

Güzel ev yemekler-i,

Tamlayan Tamlanan

Yeni hayvan masallar-ı

Tamlayan Tamlanan

Onarılan tavuk kümesler-i

Tamlayan Tamlanan

ÖRNEK:

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, arasına sözcük ya da sözcükler girmiş bir isim tamlaması vardır?

A) O kırmızı gülleri kimin için aldığını söylemedin.

B) Öğrenciler, fen derslerinin boş geçmesinden yakınıyorlar.

C) Ankara’nın adını yeni duyduğum semtleri var.

D) Yeni defterini bu kağıtla kaplamalısın.

E) Türkçe kitabını yarın okula getirirsen iyi olur.

(1996 ÖSS)

               
                                                            CÜMLE BİLGİSİ 

 

CÜMLE BİLGİSİ
Cümle (Tümce): Bir düşünceyi, duyguyu, isteği ya da yargı anlatmaya yarayan kurallı kelimeler topluluğuna cümle denir. Bir cümlenin asıl öğeleri yüklem ve öznedir. Yüklemin anlamını değişik yönlerden tamamlayan diğer kelime ve kelime grupları (nesne, dolaylı tümleç, zarf tümleci) da yardımcı unsurlardır.
Cümlenin Asıl Öğeleri

1. YÜKLEM: Kip ve şahıs ekleriyle çekimli hâle getirilmiş fiillerin; ek-fiille (-di, -miş, -se, -dir) çekimli hâle getirilmiş isim soylu kelimelerin, cümlede aldığı göreve yüklem denir.
Dur kızım, kapıyı sen açma. Dedemleri otogardan kim getirecek? Ders çalışırken sözsüz müzik dinlemekten hoşlanıyorum.
İnsanları hayata bağlayan umuttur.
Eve döndüğünüzde saat on bir değildi.
Bu paket sanaymış.
Sınıfta kimse yok.
Bebeğin karnı doymamış.
Bizimle gelin, daha neler göreceksiniz.

2. ÖZNE: Yüklemin bildirdiği oluş, kılış, durum, iş veya hareketi yapan ya da bu fiiller içinde bulunan varlık adlarının cümledeki görevine özne denir. Özneyi bulmak için yükleme “kim, ne” soruları sorulur.

a. Gerçek Özne: Yüklemi edilgen çatılı olmayan fiil ya da isim cümlelerinin öznesidir. Bu özne cümle içinde açıkça yer alabildiği gibi gizli olarak da bulunabilir. Gizli özneleri yüklemdeki şahıs ekinden yararlanarak buluruz.
• Bazı insanlar problemlere hoşgörüyle yaklaşır.
gerçek özne yüklem
• Kısa boylu bir adam yerdeki taşları topluyordu.
gerçek özne yüklem
• Akşam güneşi daha etkileyicidir.
gerçek özne yüklem

Beni dinleyemeyecek kadar sabırsızdı.(kim?: O)
yüklem
O: gizli özne
Evi, annemin dediği gibi toplamalıyız, (kim?: biz)
yüklem
Biz: gizli özne

b. Sözde Özne: Yüklemi edilgen – geçişli bir fiil olan cümlelerin öznesi sözde öznedir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi yüklemi isim soylu bir kelime olan cümlelerin öznesi kesinlikle sözde özne olamaz. Edilgen çatılı bir fiilin yüklem olduğu cümlelerde özne görevinde görünen kelimeler aslında fiilden etkilenen nesnelerdir. Gerçek özne söylenmemiştir.

• Savaşlar sırasında bütün değerli kitaplar
sözde özne
insafsızca yakılmış.
yüklem

(yakılan ne?: bütün değerli kitaplar. Yakan kim?: cümlede söylenmeyen gerçek özne. Aslında kitaplar burada yakma işine maruz kalan nesnelerdir.)
• Sınıfın duvarları sarıya boyandı.
sözde özne yüklem
• Yıkanan çamaşırlar ne zaman ipe asılacak?
sözde özne yüklem

c. Örtülü (Mantıksal) Özne: Yüklemi edilgen-geçişsiz bir fiil olan cümlelerin ne gerçek ne de sözde öznesi olur. Dil bilgisi açısından öznesiz olan bu cümlelerde özne mantık yoluyla bulunur. Yükleme “kimce, nece, kim tarafından, kimin etkisiyle, kim yüzünden, ne yüzünden…” gibi sorular sorularak bulunur.
• Bu ışıksız odada mükemmel uyunur.
yüklem
(kim tarafından uyunur?: onlar tarafından uyunur.)
• Issız sokaklarda tek başına yürünmez.
yüklem

d. Açıklamalı Özne: Bazı cümlelerde ara söz kullanılarak özne hakkında açıklama yapılır. Açıklayıcısı bulunan öznelere açıklamalı özne denir.
• İçlerinden biri, yaşlı adam çocuğun yanına gitti.
açıklamalı özne yüklem

3. NESNE: Yüklemde belirtilen fiilden etkilenen kelime veya kelime gruplarına nesne denir. Nesne sadece yüklemi fiil olan cümlelerde vardır. Yüklemi isim soylu bir kelime olan cümlelerin nesneleri yoktur. Nesneler cümlede yalın veya ekli oluşlarına göre iki türlüdür:

a. Belirtisiz Nesne: Yalın hâldeki nesnedir. Belirtisiz nesneyi bulmak için yükleme “etkilenen ne, etkilenen kim?” soruları sorulur.
• İçeri girdiğimde piyano çalıyordu.
belirtisiz yüklem nesne
Bu hayvanlar özne
(kim?: O: gizli özne) (ne çalıyordu?:piyano: belirtisiz nesne)

leş yiyor.
belirtisiz yüklem nesne

b. Belirtili Nesne: İsmin -i hâlindeki nesnelerdir. Belirtili nesneyi bulmak için yükleme “kimi, neyi?” soruları sorulur.
• Annem biber dolmasını çok güzel yapıyor.
özne belirtili nesne yüklem (neyi yapıyor?: biber dolmasını) » Yeni çıkan televizyon programlarını beğenmiyorum.
belirtili nesne yüklem (ben: gizli özne)

4. DOLAYLI TÜMLEÇ: Yüklemin bildirdiği işin ya da durumun yöneldiği (-e hâli), bulunduğu ya da gerçekleştiği (-de hâli), başladığı ya da kaynaklandığı (-den hâli) yeri, varlığı bildiren kelime veya kelime topluluğuna dolaylı tümleç denir. Yükleme “kime, neye, nereye, kimde, neyde, nerede, kimden, neyden, nereden” soruları sorularak bulunur.
• Tiyatroya gideceğim, (ben: gizli özne) dolaylı tümleç yüklem
• Evi toparlamak için hiç kimseye ihtiyacım yok.
dolaylı tümleç yüklem
(ben: gizli özne)
• Yüzmeyi Karadeniz’de öğrendik. belirtili nesne dolaylı tümleç yüklem
(biz: gizli özne)
yangınlardan dolaylı tümleç
kurtarmalıyız. yüklem
Ormanları
belirtili nesne
(biz: gizli özne)
• Gözleri kan çanağına dönmüştü. belirtili nesne dolaylı tümleç yüklem
• Bu kumaşlar anneannemden kalmış.
özne dolaylı tümleç yüklem

5. ZARF TÜMLECİ: Yüklemi zaman, durum, yön, sebep, miktar ve soru anlamıyla belirten kelime veya kelime gruplarına zarf tümleci denir. Yükleme “ne zaman, ne zamana kadar, ne kadar zaman, niçin, neden, nasıl, ne gibi, ne kadar, ne ölçüde, kaçıncı, ne yöne, ne tarafa…” gibi sorular sorularak bulunur.
• Dün akşam Beyoğlu’na kadar yürüdük. zaman bildiren yön bildiren yüklem
zarf tümleci zarf tümleci
İnsanlar evsiz barksız durum bildiren zarf tümleci
biraz dinlen.

(biz: gizli özne)
özne
• Şimdi Zaman bil.

kalmıştı. yüklem
miktar yüklem zarf tümleci bil. zarf t.
• Ben bu yüzden yalnızlığa

(sen: gizli özne)
özne
sebep bildiren zarf tümleci

hasretim.
dolaylı tümleç yüklem
• “kimle, neyle?” sorularına cevap veren kelimelere edat tümleci denmektedir. Ancak araç bildiren bu kelimeler de zarf tümleci içinde gösterilmelidir.
• Sınava arkadaşlarımla çalışacağım.
dolaylı t. edat t. yüklem
bu anahtarlarla edat t.
açabilirsin. yüklem

(ben: gizli özne) • Kapıyı ancak belirtili n. zan11. (sen: gizli özne)  

                                                             CÜMLE ÇEŞİTLERİ KONU ANLATIMI 

 

Cümleler, kendini oluşturan sözcüklerin anlamlarına, cümlede bulundukları yerlere, türlerine göre değişik özellikler gösterir. İşte bu özelliklere göre cümleler değişik gruplar altında incelenir. Bu grupları biz dörde ayırabiliriz.
 
A.  Yüklemlerine Göre Cümleler
B.  Öğe Dizilişlerine Göre Cümleler
C.  Anlamlarına Göre Cümleler
D.  Yapılarına Göre Cümleler
 
 
 
A – YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
 
Buna “yükleminin türüne göre” de denilebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.
 
 
1. Fiil Cümlesi
 
Yüklem durumunda bulunan söz, çekimlenmiş bir fiilse, cümle fiil cümlesidir.
“Soğuk günler artık geride kaldı.”
cümlesinde “kaldı” yüklemdir. Bu yüklem “kalmak” fiilinin bilinen geçmiş zamanda çekimlenmesiyle oluştuğundan, cümle, yüklemine göre fiil cümlesi olur.
 
 
2. İsim Cümlesi
 
Yüklem çekimli bir fiil değilse, ister isimden ister edattan isterse fiilimsiden oluşsun isim cümlesi sayılır. Yani adına aldanıp sadece ismin yüklem olduğu cümleler olarak anlamamak lazım bunu.
 
“Bu roman, yazarın okuduğum ilk kitabıydı.”
 
cümlesinde yüklem “kitabıydı” sözü üzerine kuruludur ve “kitap” ismi “idi” ekfiilini alarak yüklem olmuştur. Elbette yüklem bu cümlede “yazarın okuduğum ilk kitabıydı” şeklinde bir isim ve sıfat tamlamasından oluşan söz öbeğidir.
 
 
 
B –  ÖĞE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
 
Türkçe’de cümleyi oluşturan öğeler belli bir mantık dizilişine göre sıralanır. Hatta tamlamayı oluşturan sözcüklerin bile bir sıraya göre dizilmesi gerekir.
Bu dizilişlerde en önemli unsur yüklemdir. Çünkü dilimizde yüklemin daima sonda bulunması gerekir. İşte öğelerin bu sıralanışına göre, cümleler iki grupta incelenir.
 
1. Kurallı Cümle
Yüklemi sonda bulunan, yani öğelerin Türkçe’nin kurallarına göre sıralandığı cümlelerdir.
 
“Buralarda eskiden çok güzel evler vardı.”
 
cümlesinde “vardı” yüklemi sonda bulunduğu için cümle kurallıdır.
 
2. Devrik Cümle
Yüklemi sonda bulunmayan cümlelerdir.
 
“Bu kitabı iki yıl önce okumuştum ben.”
 
cümlesinde yüklem “okumuştum” öğesidir. Ondan sonra “ben” öznesi geldiğinden yüklem sonda değildir. Öyleyse cümle devriktir.
Bazı cümlelerde ise cümlenin temel öğesi olan yüklemin bulunmadığı görülür. Gerçi “öğe dizilişine göre” dendiğinde sadece kurallı, devrik anlaşılır, ancak yüklemin bulunmaması da cümlede öğe dizilişini etkiler. Yüklemin bulunmadığı cümlelere ise eksiltili cümle denir.
 
 
Eksiltili Cümle
 
Yüklemi bulunmayan cümlelerdir. Yargının ne olduğu okuyucunun yorumuna bırakılır.
 
Örneğin;
“Karşımızda geniş ve yemyeşil bir ova… Onun tam ortasında küçük ama çok güzel bir göl…”
 
cümlelerinde yüklem yoktur. Üç noktalar yüklemin eksik olduğunu gösterir. Ancak biz cümlede “vardı, görünüyordu, bulunuyordu” gibi bir yargının verilmek istendiğini anlıyoruz. Öyleyse bu cümleler eksiltili cümlelerdir.
C –  ANLAMINA GÖRE CÜMLELER
 
Elbette her cümlenin bir anlamı vardır. Ancak cümleler bu anlamı değişik yapılarla bildirir. Bazen bir yargıyı haber verir. Bazen anlamı, soruyla bildirir. Bazense bir duyguyu aktararak ifade eder. İşte bu bildirme şekillerine göre cümleyi üç grupta inceliyoruz.
 
 
1. Haber Cümlesi
 
Bir yargıyı olumlu ya da olumsuz biçimde aktaran cümlelerdir. Bir eylemin yapıldığını, yapılabileceğini, bir varlığın bulunduğunu ifade eden cümleler olumlu, tersini ifade edenler olumsuzdur. Olumlu cümlelerde mantıkça istenen bir durumun bulunması gerekir.
Aşağıdaki yüklemleri inceleyerek bunu açıklayalım.
 
Olumlu            Olumsuz
geldi                   gelmedi
koşmalı               koşmamalı
var                     yok
paralı                  parasız
güzel                  güzel değil
 
Görüldüğü gibi olumlu yüklemler “-ma, -me” olumsuzluk ekiyle, “değil” olumsuzluk edatıyla, “-sız” gibi olumsuz anlam veren eklerle olumsuz hale getirilebiliyor.
Bazı cümlelerde ise yapıca yukarıdaki olumsuzluklar bulunduğu halde cümle anlamca olumlu olabilir. Bu, çoğu kez iki olumsuzluğun bir arada bulunduğu yargılarda görülür.
 
Örneğin;
“Aslında o seni tanımıyor değildi.”
 
cümlesinde “tanımıyor değil” yükleminde iki olumsuzluk vardır ve bunlar yüklemin “tanıyor” şeklinde olumlu bir yargı vermesini sağlamışlardır.
Bazı cümlelerde ise olumsuzluk, soru yoluyla sağlanır.
“Ben onu unutabilir miyim hiç?”
cümlesinde yüklem olumlu olduğu halde cümlenin anlamı soru yoluyla olumsuz hale getirilmiştir.
Bazı cümlelerde olumsuzluk bağlaçlarla sağlanır.
 
“Ne konuyu biliyor ne soruyu soruyor.”
 
cümlelerinde ne… ne…. bağlacı,
 
“Sanki o seni seviyor da.”
 
cümlesinde “sanki” bağlacı cümleye olumsuz anlam katmıştır.
 
 
2. Soru Cümlesi
 
Cevap almak amacıyla hazırlanan cümlelerdir. Bunlar değişik soru sözcükleriyle sağlanır.
 
“Siz de bizimle gelir misiniz?”
“Sana bu ceketi kim almıştı?”
“Ne zaman bizi ziyaret edeceksiniz?”
 
cümleleri birer soru cümlesidir.
Soru cümlelerinde de olumluluk-olumsuzluk olabilir. Bunu yüklemin yapıca olumlu ya da olumsuz olması belirler.
 
Örneğin;
 
“Bu olayı o da biliyor mu?”
 
cümlesinde yüklem olumlu olduğundan cümle olumlu soru cümlesidir.

“Dünkü davete o da gelmedi mi?”
 
cümlesi yüklemi olumsuz olduğu için, olumsuz soru cümlesidir.
 
 
3. Ünlem Cümlesi
 
Yargıyı bir duygu aktararak ortaya koyan cümlelerdir. Çoğu zaman kızgınlık, sevinme, alınma, heyecan gibi bir duygu aktarır ya da seslenme bildirir.
 
“Ne güzel bir kitap bu!”
“Hey, bana baksana sen!”
 
cümleleri ünlem cümlesidir.
Bunların dışında bazı kaynaklarda istek cümlesi, şart cümlesi, emir cümlesi, gereklilik cümlesi gibi anlamına göre cümleler de verilmiştir. Ancak bu, cümlenin yapısıyla ilgili olmayan sadece anlama bağlı özelliktir. Eğer bunu göz önüne alırsak, her cümleye bir ad bulmak gerekebilir.
 
“Konuşabilirsin ama biraz alçak sesle.”
cümlesi şart,
“Şimdi bir soğuk su olsa da içsek.”
cümlesi istek,
“Yarına kadar bu ödevler bitecek.”
cümlesi emir,
“Bugünün işini yarına bırakmamalısın.”
 
cümlesi gereklilik anlamı veren cümlelerdir.
D –  YAPILARINA GÖRE CÜMLELER
 
Her cümle bir yargı bildirir. Ancak bazı cümlelerde birden fazla yargı bildiren unsur bulunur. Bunlar bazen iki ayrı yüklemle, bazen yan cümleciklerle sağlanır. Cümlenin yapısına geçmeden önce yapıyı belirleyen temel ve yan cümleleri görelim.
 
 
Temel Cümle
 
Bir cümlenin yüklemi temel cümledir. Cümlenin bildirmek istediği asıl yargı da bu cümleyle verilir. Diğer öğeler temel cümleyi açıklayan tamamlayıcı öğelerdir.
 
Örneğin;
 
“Akşama geleceğim.”
 
cümlesinde “geleceğim” yüklemi temel öğe, “akşama” sözü de onun tamamlayıcı öğesidir.
 
 
Yan Cümle
 
Tam bir yargı bildirmeyen, temel cümlenin bir öğesi durumunda bulunan ve kendi içinde değişik tamamlayıcı öğeler de alabilen söz öbeğidir.
Yan cümleler iki şekilde yapılabilir: Fiilimsilerle ve çekimli fiillerle.
 
• Fiilimsilerle yapılanlar:
Cümle içinde temel cümlenin bir öğesi olan ya da bir öğenin tamamlayıcısı olan fiilimsiler yan cümlecik yapar.
 
Örneğin;
“Öğretmen sınıfa girince herkes ayağa kalktı.”

cümlesinde “ayağa kalktı” yüklemdir. “Ne zaman ayağa kalktı?” sorusuna “Öğretmen sınıfa girince” cevabı geliyor. Cümlede zarf tümleci olan bu öğe “girince” bağfiili üzerine kuruludur. Görüldüğü gibi fiilimsi, bir öğe durumundadır. Öyleyse zarf tümleci bir yan cümleciktir.

 
“Bana fotoğrafını gönderen okuruma teşekkür ederim.”
 
cümlesinde ise “teşekkür ederim” yüklemdir. “Kime teşekkür ederim?” sorusuna “Bana fotoğrafını gönderen okuruma” dolaylı tümleci cevap verir. Cümlede “gönderen” sıfat-fiilini görüyoruz. Bu söz “okur” isminin sıfatı durumundadır. Yani dolaylı tümlecin tamamlayıcı öğesidir. Tamamladığı öğeyle birlikte yan cümle yapmış ve dolaylı tümleç görevini üstlenmiştir.
 
“Karadeniz’de denize fazla açılmak tehlikelidir.”
“Davetime gelmeyişine çok üzüldüm.”
“Onunla nerede buluşacağınızı biliyor musunuz?”
“Babasını görmeden okuluna gitmezdi.”
“Kapıyı açar açmaz karşımda onu gördüm.”
 
cümlelerinde altı çizili söz öbekleri fiilimsiyle yapılan yan cümleciklerdir.
 
 
• Çekimli Fiillerle yapılanlar :
Fiilin yüklem olabilmesi için çekimli olması gerektiğini söylemiştik. Ancak her çekimli fiil yüklem olmaz, bazen cümlenin tamamlayıcı öğesi olur. İşte bu durumda, yani çekimli bir fiilin bir öğe olduğu durumda, bu fiil yan cümlecik olur.
 
Örneğin;
“O da gelirse gideriz.”
 
cümlesinde “gideriz” yüklemdir; “O da gelirse” zarf tümlecidir. Bu tümleci oluşturan “gelirse” sözü “gelmek” fiilinin geniş zamanının şartıyla çekimlenmiştir. Görüldüğü gibi çekimli bir fiil temel cümlenin öğesi durumundadır ve yan cümlecik oluşturmuştur.
 
“O bana, ben de geleceğim, dedi.”
 
cümlesinde ise “dedi” yüklemdir; “ben de geleceğim” sözü ise nesnedir. Bu öğe aynı zamanda “geleceğim” sözünün çekimli olmasından dolayı bir cümle özelliği de gösteriyor. Bu yüzden nesne görevindeki bu cümle, bir yan cümlecik oluşturmuştur.
 
Şimdi cümleleri yapılarına göre inceleyerek konuyu daha da pekiştirelim.
1. Basit Cümle
 
İçinde yan cümlecik bulunmayan cümlelerdir. Bu cümleler tek bir yargı bildirir.
“Bu sıcakta evde oturulur mu?”
 
cümlesi basit bir cümledir. Çünkü “oturulur mu” yükleminden başka yargı bildiren öğe yoktur. Yan cümlecik kullanılmayan bir cümle basit demektir.
Basit cümle demek, kısa cümle demek değildir.
 
“Bahçenin ana kapısından, üstü başı perişan, zavallı bir adam, elinde eski, yırtık bir torbayla içeriye girdi.”

cümlesi uzun bir cümledir. Ancak tek bir yargı bildirdiğinden, yani içinde yan cümlecik bulunmadığından basittir.
 
“Kalabalıktan biri yavaşça kürsüye doğru ilerledi.”
“İri iri şeftalileri büyük bir zevkle dalından kopardı.”
“Sözlerime içten içe gülüyorlardı.”
 
cümleleri yapısına göre basit cümlelerdir.
 
 
2. Bileşik Cümle
 
Tek bir yüklemi olan ve içinde yan cümlecik bulunan cümlelerdir. Yan cümlenin özelliğine ve yükleme bağlanışına göre değişik gruplara ayrılır.
 
a. Girişik Cümle
Yan cümleciğin fiilimsi olduğu cümlelerdir.
 
“Çocukların sağlıklı büyümesi için gayret gösterilmeli.”
 
cümlesinde “gayret gösterilmeli” yüklemdir. Diğer söz öbeği zarf tümlecidir. Bu tümleç içindeki “büyümesi” isim-fiili yan cümle yapmıştır. Fiilimsi hangi öğe içindeyse, görevi o öğeyle özdeştir. Bu cümlede zarf tümleci içinde olduğundan kendisi de zarf tümlecidir.
 
“Çiçekleri koparan çocukları sonunda yakaladım.”
 
cümlesinde “yakaladım” yüklemdir. “Çiçekleri koparan çocukları” nesnedir. Nesne içindeki “koparan” sıfat-fiili yan cümlecik yapmış, yan cümleciğin görevi de nesnedir.
 
“Kimsenin kalbini kırmadan görevini yaptı.”
 
cümlesinde “yaptı” yüklem, “kimsenin kalbini kırmadan” zarf tümlecidir.
 
“Kırmadan” fiilimsi olduğundan yan cümleciktir.
 
Bazen yan cümlecik yüklemin içinde de olabilir.
 
“Kimsenin bilmediği, ıssız güzel bir yerdi.”
 
cümlesi bir sıfat tamlaması olduğundan, olduğu gibi yüklemdir. Yüklem içindeki “bilmediği” sıfat-fiili sıfat görevindedir. Yani yüklemin temel unsuru olan “yer” isminin tamamlayıcı öğesi olduğundan yan cümleciktir.
Bazı cümlelerde ise fiilimsi yüklem görevindedir.
 
“Romancının görevi okuyucuyu aydınlatmaktır.”
 
cümlesinde “aydınlatmaktır” fiilimsisi, temel cümleyi oluşturduğundan cümlede yan cümlecik yoktur. Cümle basit bir cümledir.
 
 
b. Şart Cümlesi
 
Temel cümleye şart koşan bir yan cümlecikten oluşan cümlelerdir.
Yan cümle daima -se, -sa şart kipiyle çekimlenir.
 
“Bir kişi daha olursa kadroyu tamamlıyoruz.”
 
cümlesinde “tamamlıyoruz” yüklemdir. “Bir kişi daha olursa ” öğesi ise şart bildiren yan cümleciktir.
 
“Sınava iyi hazırlanmışsa, onu mutlaka kazanır.”
 
cümlesinde “kazanır” yüklemdir, “sınava iyi hazırlanmışsa” öğesi ise temel cümleye şart koşan bir yan cümleciktir.
Şart anlamı veren her cümle yapıca şart cümlesi değildir.
 
“Yarın gelmek üzere şimdi dağılabilirsiniz.”
 
cümlesinde şart anlamı olmasına rağmen cümle yapısına göre şart cümlesi değildir. “Gelmek” sözü fiilimsi olduğundan cümle girişik bileşik cümledir.
 
 
c. İlgi Cümlesi
 
Çekimlenmiş bir fiilden oluşan yan cümleciğin, temel cümleye “ki” bağlacıyla bağlandığı cümlelerdir. Temel cümle çoğu zaman “ki” den önceki öğedir.
 
“Anladım ki o da beni seviyormuş.”
 
cümlesinde “anladım” yüklemdir. “Neyi anladım?” diye sorarsak “o da beni seviyormuş” sözü gelir; bu nesnedir. Aslında bir cümle olabilen söz öbeği nesne görevinde kullanıldığı için yan cümlecik oluşturmuştur. Yükleme “ki” bağlacıyla bağlandığı için cümle ilgi bileşik cümlesidir.
 
 
d. İç İçe Bileşik Cümle
 
Cümle içinde bulunan başka bir cümlenin yüklemin bir öğesi durumunda bulunduğu ya da bir öğenin tamamlayıcısı olduğu cümlelerdir.
 
“İçeriye girerken duyduğum, dışarıda bekle, sözü beni korkuttu.”
 
cümlesinde “korkuttu” yüklemdir. “Korkutan ne?” sorusuna “dışarıda bekle, sözü” cevap veriyor. Özne olan bu öğenin içinde bulunan “dışarıda bekle” söz öbeği aslında bir cümle olabilir; çünkü “bekle”, çekimlenmiş bir fiildir. Cümle olabilecekken temel cümlenin öğesi durumunda bulunan bu öğe, bir yan cümleciktir.
Cümlenin yüklemine göre gösterdiği durum da çoğu zaman yapıyla birlikte adlandırılır.
 
Örneğin;
 
“Bu konuyu iyi bilmek çok önemlidir.”
 
cümlesi yüklem isim soylu olduğu için isim cümlesi, “bilmek” yan cümleciğinden dolayı bileşik cümledir. İkisini birden ifade edecek olursak, cümle bileşik isim cümlesidir.
 
 
3. Sıralı – Bağlı Cümle
 
En az iki yüklemi bulunan cümlelerdir.
 
Örneğin;
 
“Kalktı, gitti.”
 
cümlesinde “kalktı” ve “gitti” yüklemleri birbirinin öğesi durumunda bulunmayan ayrı yüklemlerdir ve sıralı cümle oluşturmuşlardır.
Eğer yüklemler birbirlerine bir bağlaçla bağlanmışlarsa buna bağlı cümle denir.
 
“Aradım, fakat evde yoktun.”
 
cümlesinde “aradım” cümlesiyle “evde yoktun” cümlesi birbirine “fakat” bağlacıyla bağlanmıştır. Dolayısıyla bağlı cümle oluşturmuştur.
 
“Seni çağırdım, çünkü sana bir haberim var.”
“Mademki sen de gelecektin, niçin bana haber vermedin?”
“Ne konuyu biliyorsun ne de öğrenmeye çalışıyorsun.”
 
cümleleri değişik bağlaçlarla bağlanan bağlı cümlelerdir.
Sıralı cümlelerde yüklemlerin ortak öğesi bulunabilir. Bu tür cümlelere bağımlı sıralı cümle denir.
 
Örneğin;
 
“Öğrenciler kitaplarını aldılar, çantalarına koydular.”
 
cümlesinde “aldılar” birinci cümlenin yüklemidir. “Öğrenciler” özne,
 
“kitaplarını” nesnedir. İkinci cümlenin yüklemi “koydular” dır. Bu cümlenin de öznesi “öğrenciler”; nesnesi “kitaplarını”dır. Görüldüğü gibi hem “aldılar” hem “koydular” yüklemlerinin özneleri ve nesneleri ortaktır. Bu nedenle cümle bağımlı sıralı cümledir.
Sıralı cümlede yüklemlerin hiçbir ortak öğesi yoksa cümle “bağımsız sıralı cümle” adını alır.
 
“Çocuklar bahçede oynuyordu; anneleri onları bekliyordu.”
 
cümlesinde “oynuyordu” ve “bekliyordu” yüklemlerinin hiçbir ortak öğesinin olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla cümle bağımsız sıralı cümledir.

                                                            EKLER VE SÖZCÜK YAPISI KONU ANLATIMI

 

EKLER
Sözcüklerin kök veya gövdelerine gelerek onların cümledeki görevlerini belirleyen, onlara değişik anlamlar katan ya da onlardan yeni sözcükler türeten ses veya ses bileşimlerine ek denir.
Bunlardan çekim eklerini daha önce gördüğümüz için yapım ekleri üzerinde duracağız.
Yapım Ekleri
İsim ve fiillerin kök veya gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya da fiil türeten eklerdir.
Burada kök sözünü de açıklamakta fayda var.
Kök
Bir sözcüğün anlamı ve yapısı bozulmadan parçalanamayan en küçük parçasıdır. Köklerde yapım eki bulunmaz, ancak çekim eki bulunabilir.
Örneğin;
“Evimiz” sözünde “ev”; sözcüğün, anlamlı ve parçalanamayan en küçük parçasıdır. “-(i)-miz” eki iyelik ekidir; yani isim çekim ekidir. Öyleyse bu sözcük yapım eki almamıştır, kök halindedir.
Kökler iki türde bulunur; İsim kökleri ve Fiil kökleri. “Geldi” sözcüğündeki kök “gel-” fiil kökü; “sözlük” sözcüğünün kökü olan “söz” isim köküdür. Ancak bazen ses taklidi yoluyla oluşan yansıma kökler de vardır.
Örneğin;
“ağaçlık” sözcüğünün kökünü bulurken en anlamlı olarak gördüğümüz “ağ” sözünü kök olarak düşünebiliriz. Ancak “ağaçlık” sözüyle balık tutmakta kullanılan “ağ” sözünün herhangi bir anlam ilişkisi yoktur. Öyleyse bu sözcüğün kökü “ağ” olamaz. Ondan sonra “ağa” sözcüğünü görüyoruz. Yine “ağaçlık” sözüyle “ağa” sözcüğü arasında bir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunu da kök olarak alamayız. Alabileceğimiz kök elbette “ağaç” köküdür. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz; sözcüğün köküyle, ek aldıktan sonraki şekli arasında mutlaka bir anlam ilgisi olmalıdır.
Sözcüğün yapım eki aldıktan sonraki durumuna gövde denir.
Bir sözcük birden çok yapım eki alabilir. İlk yapım eki köke diğerleri gövdeye eklenir.
Çekim Ekiyle Yapım Ekinin Farkları:
Çekim ekleri eklendiği sözcüğün anlamında bir değişiklik yapmaz; yapım ekleri ise anlamı, köke bağlı olmak şartıyla, değiştirir.
Örneğin;
“Yolda bekliyor.” cümlesindeki “yol” sözü “geçilen yer” anlamındadır. “-de” hal ekini alarak “yolda” şekline geldiğinde de geçilen yer olma anlamı değişmemektedir.
“Yolcu bekliyor.” cümlesinde ise “geçilen yer” olan “yol” sözü “-cu” yapım ekini alarak bu anlamını yitirmiş “yoldan gelen” ya da “yola giden” kişi anlamına gelmiştir. Yani yolla bir anlam ilgisi vardır; ama yer ismi, kişinin niteliği anlamını ifade edecek hale gelmiştir.
Çekim ekleri bir sözcüğe yapım ekinden sonra eklenir. Yani önce yapım ekleri, sonra çekim ekleri gelir. İstisnaları olsa da bu genel bir kuraldır.
Ek ve kök hakkındaki bu genel bilgilerden sonra şimdi eklerin önemlileri üzerinde durabiliriz.
a. İsimden İsim Yapan Ekler
İsim kök veya gövdelerine gelerek onlardan yeni isimler türeten eklerdir. Ancak bu sözcükler sıfat, zarf gibi görevlerde de kullanılabilir.
Bu eklerden bazıları şunlardır:
“-lık – lik” eki
“Buraya bir odunluk yapmıştık.”
cümlesinde ek, “odunların koyulacağı yer” anlamında bir sözcük türetmiş.
“Pencereye güneşlik almamız gerekiyor.”
cümlesinde güneşten korunmak için kullanılan alet ismi yapmış.
“Sendeki bu gençlik bir gün gidecek.”
cümlesinde soyut bir isim yapmış.
Kiralık ev arıyoruz.” cümlesinde “kiraya verilecek” anlamında sıfat yapmış.
Benlik özenle korunmalıdır.”
cümlesinde zamire gelerek ondan soyut bir isim türetmiştir.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir ek eklendiği sözcüğe değişik anlamlar katabilir. Bundan sonraki ekleri cümle içinde gösterip geçeceğiz. Ne anlama geldiğini cümle içindeki kullanımlardan çıkarabilirsiniz.
“Artık biz de şehirliolduk.”
“Kimse evsiz yaşayamaz.”
“Her noktaya bir gözcü koyalım.”
“Bu yaz İngilizce kursuna gideceğim.”
“Gençleri çağdaş bir insan olarak yetiştirelim.”
“Yarışmada üçüncü olduğumu söylediler.”
“Her sınıftan üçer kişi gelsin.”
“O çocuksu gülüşüne bayılıyorum.”
“Bu yemeğin acımsı bir tadı var.”
“Onun kendine özgü bir anlatımı var.”
“Sen çok bencilbirisin.”
“Şu gelen sarışın çocuğu tanıyor musun?”
“Seninle yaşıt olduğumu bilmiyordum.”
Bunların dışında, az da olsa, kullanılan isimden isim yapma ekleri de vardır. Önemli olan kök halindeki sözcüğü bulup eklerini inceleyebilmektir.
Küçültme eki olarak kullanılan “-cık, -cağız, -cak” eklerini kimi kaynaklar çekim eki olarak değerlendirir. Ancak sorulardan anladığımız kadarıyla bu ek yapım ekidir.
“Kış gününde bu incecik gömlekle gezilir mi?”
“Bu hayvancağız bu kadar yükü nasıl taşısın?”
cümlelerinde gördüğümüz bu ekin, acıma, pekiştirme, sevgi gibi birçok anlamlar taşıdığı görülür.
Küçültme eki eklendiği sözcükte bazen ses düşmesine, bazen ses türemesine sebep olabilir.
Küçücük elleriyle öyle güzel resim yapıyordu ki!”
cümlesinde “küçük” sözü “-cik” ekini aldığında, sondaki “k” sesi düşüyor.
“minik       —–>      minicik”
“ufak         —–>     ufacık”
“yumuşak   —–>     yumuşacık” sözcüklerinde de aynı özelliği görebiliriz.
Bazen de ses türemesi olabilir.
“Azıcık aşım, kaygısız başım.” atasözünde “az” sözcüğüne “-cık” ekini getirdiğimizde “azcık” olması gerekirken “azıcık” olmuş; yani arada bir “ı” sesi türemiş.
“Bu gencecik yaşında ne sıkıntılar çekti zavallı.”
cümlesinde ise ekten önce “e” sesinin türediğini görüyoruz.
Kimi sözcüklerde bu ek, fiilden sözcük türetmiş gibi görülebilir.
Örneğin;
“Bebek, etrafındakilere gülücükler yolluyordu.”
cümlesinde “gülücük” sözü sanki gülmek fiiline “-cik” eki getirilerek yapılmış; oysa sözcük aslında “gülüş-cük” şeklindeymiş, daha sonra “ş” düşerek “gülücük” olmuş.
Bazı durumlarda “-cık” eki küçültmeyle ilgisi olmayan, bir nesne, bir kavram adı da yapabilir.
“Onun bu yıl kulakçıkameliyatı olması gerekiyor.”
“Yaşlılıktan elmacık kemikleri dışarı çıkmış adamın.”
cümlelerinde bu ekin küçültme anlamından sıyrıldığını ve nesne ismi yaptığını görüyoruz.
Bazı isimden isim yapma ekleri de yansıma sözcüklere gelerek onlardan isim türetebilir.
“Bu gürültü nereden geliyor?”
cümlesinde “gürül” yansıma sözcüğü “-tü” eki alarak isim olmuştur.
“Dün geceki horultu kimden geliyordu öyle?”
“Bu mahallede fısıltı gazetesi iyi çalışıyor galiba.”
cümlelerinde altı çizili sözcükler yansımadan isim olan sözcüklerdir.
b. İsimden Fiil Yapan Ekler
İsim kök veya gövdelerine gelerek onlardan fiil türeten eklerdir.
“Bahçedeki çiçekleri suladı.
cümlesindeki altı çizili sözü incelediğimizde “su” ismine getirilen “-la-” eki, ismi “sulamak” şeklinde bir fiile dönüştürmüştür.
İsimden fiil yapan önemli ekleri cümlelerde gösterelim.
“Yol, buradan sonra gittikçe daralıyor.”
“Yaşlı adam yerinden doğruldu.
“Parmağu uzun süre kanadı.
“Yaptığı fedakarlığı duyunca gözleri yaşardı.
“Derste kulağıma bir şeyler fısıldadı, gitti.”
“Neden bu kadar geciktin?”
“Sıkıntılara dayanamayıp delirdi zavallı.”
“Bu sözlerimi neden bu kadar garipsediniz?”
“Konuşmacının düşüncelerini pek benimsemedim.”
Ekler bazı sözcüklerde ses düşmesine sebep olabilir.
“Haberi duyunca rengi sarardı.”
cümlesinde altı çizili sözcük “sarı” ismine “-ar” eki getirilerek yapılmıştır. Bu sırada “sarı” sözcüğünün sonundaki “ı” sesi düşmüştür.
c. Fiilden İsim Yapan Ekler
Fiil kök veya gövdelerine gelerek onlardan isim türeten eklerdir. Bunlar da cümlede sıfat, zarf görevlerinde kullanılabilir.
“Burada eskiden bir durak vardı.”
cümlesinde altı çizili sözcük, “dur-” fiiline “-ak” eki getirilerek yapılmıştır.
En çok kullanılan fiilden isim yapma eklerini cümle içinde gösterelim.
“Bu istek bende eskiden beri var.”
“Gereksiz bir yığın eşya var bu evde.”
“Herkese sevgi duymam gerekmiyor.”
“Büyük bir dalga, kuma yazdıklarımı sildi, götürdü.”
“O, babasına çok düşkünbir çocuk.”
“Bu kadar alınganolmana gerek yoktu.”
“Her dalgıçbu kadar derine dalamaz.”
“Yeni aldığım süzgeçortalıkta görünmüyor.”
“Doğa durağandeğil değişkendir.”
“Bu eserin okuyucu bulması çok zor.”

“Artık aynı şeyleri yapmaktan usanç duydum.”

“Bu yazı geçen gün dergide yayınlandı.”
“Bir ay da kesinti olmasa maaşlarda.”
“Geldiklerine dair bir belirti var mı?”
“Dağlar bize artık geçit vermiyor.”
Işıl ışıl bir güne daha merhaba dedik.”
Türkçe’de sayı bakımından en çok yapım eki fiilden isim yapma ekleridir. Biz burada ancak çok önemlilerini verdik.
d. Fiilden Fiil Yapma Ekleri
Fiil kök veya gövdelerine gelerek onlardan yeni fiiller türeten eklerdir.
“Buradan iki yıl önce taşındı.”
“Müzeyi gezmeden buradan gidilmez.”
“Ortalık iyice karıştı.”
“O sudan sana da mı içirdiler?”
“Bu sözümüz onu mutlaka darıltmıştır.”
“Yeni takılan sokak lambalarını söktürmüşler.”
“Çiçekleri dalından koparmayın.”
“Bu suçlama karşısında biraz şaşaladım.”
SÖZCÜĞÜN YAPISI
Sözcüğün yapısını üç grupta inceleyebiliriz: Basit sözcük, türemiş sözcük, bileşik sözcük.
Şimdi bunları ayrıntılarıyla görelim.
1. Basit Sözcük
Yapım eki almayan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler çekim eki almış olabilir. Yapım eki almadıklarından bunlar daima kök halinde bulunur.
“Her tarafı bembeyaz karlar örtmüştü.” cümlesindeki bütün sözcükler basittir.
2. Türemiş Sözcük
Yapım eki alan sözcüklerdir. Türemiş sözcükler cümledeki görevlerine göre belli türleri karşılar. Böylece sözcük hem yapı hem görevce adlandırılır; yani türemiş isim, türemiş sıfat, türemiş fiil…. gibi.
“Bu köşeye bir kitaplık kurmak lazım.”
“Bana bir silgiverebilir misin?”
“Sınıfımızın başkanı çok dalgınbiriydi.”
“O her zaman büyükdüşünürdü.”
“Yolda çok hızlı yürürdü.”
“O her zaman yanında çalışanları gözetirdi.”
“Çocuklar asla sevgisiz yaşayamaz.”
“Çok acıktım, haydi yemeğe gidelim.”
cümlelerindeki altı çizili sözcükler türemiştir.
cümlesinde altı çizili sözcük, “aç” ismine”-ık” isimden fiil yapma eki getirilerek türetilmiştir. Buna türemiş fiil diyoruz.
“Yaprakların hışırtısı, kuşların cıvıltısına karışmış, tatlı bir musıki oluşturmuştu.”
cümlesinde altı çizili sözcükler “hışır”, “cıvıl” yansıma sözcüklerine “-tı” eki getirilerek yapılmıştır ve yansımadan türeyen isim oluşturulmuştur.
Bazı pekiştirmeli sözcüklerde sözcüğün başına bir hece eklendiği görülür.
“Etraf bembeyaz olmuş, göz kamaştırıyordu.”
cümlesinde altı çizili sözcük incelendiğinde “beyaz” sözcüğünün ilk hecesinden oluşturulmuş “bem” hecesinin sözcüğün başına geldiğini görüyoruz. Bu bir ek olmadığından sözcük yapım eki almamıştır; yani basittir.
Diğer taraftan, Türkçe sondan çekimli bir dildir, ekler daima sözcüğün sonuna eklenir.
Bir sözcük sadece kökten türetilmez; gövdelerden de türetilebilir.
“Şuralarda bir gözlükçü vardı eskiden.”
cümlesinde altı çizili sözcük “göz” isminden “gözlük”, “gözlük” isminden “gözlükçü” olmuştur. Görüldüğü gibi “-lük” eki sözcüğün köküne, “-çü” eki gövdesine eklenmiştir. Elbette sözcük yine türemiş bir isimdir.
3. Bileşik Sözcük
İki farklı sözcüğün bir araya gelerek kendi anlamlarından az çok farklı bir anlam oluşturacak biçimde kaynaşmasıyla oluşan sözcüklerdir.
Bileşik sözcükler değişik şekillerde oluşur. Kimileri isim tamlamalarının, kimileri sıfat tamlamalarının, kimileri cümle özelliği gösteren söz öbeklerinin kaynaşmaları sonucunda oluşmuştur.
Bu kaynaşma sırasında sözcüklerin her ikisi anlamını kaybedebilir.
“Bahçeden çok güzel hanımeli kokusu geliyordu.”
Sözcüklerden sadece biri anlamını kaybetmiş olabilir.
Yeryüzü yemyeşil olmuştu yine.”
Sözcüklerden hiçbiri anlamını tam olarak kaybetmemiş olabilir.
“Bu kış yeni bir ayakkabıalmam gerek.”
Bileşik sözcükler yapılışlarına göre değişik özellikler gösterir. Bunları şu şekilde gruplandırabiliriz.
a. İsim Tamlaması Yoluyla
“Komşunun çocuğu kuşpalazına yakalanmış.”
“Onlar düğünden sonra balayına gidecekler.”
“Üzerinde camgöbeği renginde bir kazak vardı.”
“Bahçenin bir köşesine aslanağzı ekmişlerdi.”
cümlelerinde altı çizili bileşik sözcükler isim tamlaması yoluyla oluşmuştur. Sözcükleri ayrı düşündüğümüzde bu, açık olarak anlaşılır.
Bazen bu yolla oluşan isimlerin – özellikle yer isimleri – sonunda iyelik ekinin düştüğü görülür.
“Edirnekapı    —–>       Edirnekapı”
“Kadıköyü        —–>       Kadıköy”
sözcüklerinde altı çizili eklerin düştüğünü görüyoruz.
b. Sıfat Tamlaması Yoluyla
“O ne açıkgöz adamdır bilsen.”
“Buradan Acıgöl’e gidebilir miyiz?”
“Buralarda eskiden çok sivrisinek olurdu.”
“Bu mevsim tam karatavuk avlama mevsimidir.”
cümlelerinde altı çizili bileşik sözcükler sıfat tamlamalarının kalıplaşmasıyla oluşmuştur.
c. İyelik Ekinin Kaynaştırması Yoluyla
“Burası bağrıyanık insanların diyarıdır.”
“Çocukları fazla başıboş bırakmamalıyız.”
“O sütübozuk adama güvenir miyim hiç?”
cümlelerindeki altı çizili sözcüklerde, birinci sözcük isim, ikinci sözcük sıfat özelliği gösteriyor ve isim olan sözcük iyelik eki almıştır.
d. İki Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla
“Odaya yeni bir çekyat alalım.”
“Bu denizlerde gelgit olayı pek görülmez.”
“Ekinler biçerdöverlerle biçilip ambarlara doldurulurdu.”
“Onunla uyurgezer diye dalga geçerlerdi.”
cümlelerinde her iki sözcük de çekimlidir. Birleşerek kendi anlamlarından farklı bir anlam ifade etmişler, ya da tür değişikliğine uğrayıp ad ve sıfat görevinde sözcükler oluşturmuşlardır.
e. Bir İsimle Bir Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla
“Onun gibi mirasyedi birinden, başka ne beklenir.”
“Yeni bir ateşkes imzalanacakmış.”
“Bu lokantada imambayıldı güzel yapılır.”
cümlelerinde altı çizili sözcüklerin birincisi isim, ikincisi çekimli bir fiildir. Sözcükleri gerçek anlamlarında düşündüğümüzde bunların bir cümle özelliği gösterdiğini söyleyebiliriz.
f. İsim ve Fiilimsinin Kaynaşması Yoluyla
“Bu bölgede günebakan yetişmiyormuş.”
“Ahmet karakaçanın sırtına binmiş gidiyordu.”
“Böyle oyunbozanlık edersen seninle geçinemeyiz.”
“Bu limana bir dalgakıran yapmak lazım.”
“Onun gibi çöpçatan birini görmedim, doğrusu.”
cümlelerinde birincisi isim soylu sözcük, ikincisi sıfat-fiil olan bu sözcüklerden bir bileşik sözcük meydana gelmiştir.
Bunlardan başka yollarla da bileşik sözcük oluşturulabilir. Önemli olan iki ayrı sözcüğün kaynaştığını anlayabilmektir.
Bileşik sözcüklerin kimileri oluşurken ses kaybı olabilir.
“Pazartesi günü size geleceğim.”
cümlesindeki sözcüğün oluşmasına bakalım.
Pazar – ertesi     —–>      Pazartesi
Görüldüğü gibi “er” hecesi düşmüştür.
Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda ise iki ayrı sözcüğün varlığı bile hissedilemez.

 

sütlü aş
ne asıl
bu öyle
—–>
—–>
—–>
sütlaç
nasıl
böyle
Bu sözcüklerin artık iki ayrı sözcükten oluştuğunu düşünemiyoruz bile. 

                                                        FİİLLER KONU ANLATIMI





 

 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


Temizledim     Temiz    
Temizle          Temizle


Yağlanmış       Yağ         Yağlan           Yağlan 


Koşuyorum     Koş             -                   Koş     



  
   
  
 

   

   

 


   
   

 
Gözledi           
Göz         Gözle             Gözle


 


 




 
 
  
   
  
 

   

   

 yağlan


   
   

 
Bir kelimenin fiil olup olmadığını anlamak için fiil tabanına bakmak
gerekir. Çünkü kökü isim olan bazı kelimelere gelen yapım ekleri (
İsimden fiil yapan    ekler), o kelimeleri fiil yapabilir.










  
   
  
 

   

   
Fiil Tabanı

   

   

  yağ   +   lan  
+   mış                                            

 



           İsim kökü    İsimden fiil    Zaman eki


 


                                yapma eki


 


 


 


 


 


 


 


 





 Bazı
kelimelerinde kökü fiil olduğu halde yapım eki alması sonucu isim
olabilir. Bu yüzden herhangi bir
kelimenin fiil olup olmadığını sadece köke bakarak anlayamayız. Eğer varsa
mutlaka gövdeye bakmalıyız.


 


Koş   +   u  
+   cu          Koşucu            Su   +   l
a   +     
dı   + m        
Sula






  
   
  
 

   

   

Gövde (fiil)


   
   

 



 
  
   
  
 

   

   
Gövde (isim)

   

   

 
Fiil kökü  
Fiilden isim   Yapım                                                 İsim        
İsimden fiil     Zaman     Şahıs


 


 


                  
yapma eki       eki                                                      
kökü         yapma eki         eki           eki





  
   
  
 

   

   

“Bu yıl yakacak fiyatları el yakacak.”


   
Cümlesindeki altı çizili kelimelerin çeşidi hangi seçenekte doğru
    olarak verilmiştir?

   
A)   Sıfat – İsim – İsim –
    Fiil

   
B)    Zamir – Sıfat –İsim –
    Fiil

   
C)   Zamir – Fiil – Sıfat–
    Fiil

   
D)   Sıfat– Fiil – İsim –
    İsim

   
 

   
   

 

 


 


 





     1.
Aşağıdakilerden hangisinin kökü fiildir?


A) taşlık                  B) sessizlik      


C) baskın                D) zonklamak


 


 


 


 


    2. Aşağıdakilerden
hangisinin kökü isimdir?


A) uyudu              B) koşmuş 


C) kanayacak       D) biliyor


 


 





 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



 





 
 
  
   
  
 

   

   
FİİLLERDE ZAMAN

   

   

 
 

 



 


 





Fiil,
bildirdiği işi, oluşu, hareketi ne zaman yapıldığını da belirtir. Belirtilen bu
zaman fiile eklerle katılır.


Elif çiçek topladı.       Elif çiçek topluyor.   Elif çiçek toplayacak.


                                              



  
   
  
 

   

   

Zaman


   
Çizgisi

   
   

 


 
 
  
   
  
 

   

   
Zaman

   
Çizgisi

   

   

 
      GENİŞ
ZAMAN (Elif çiçek toplar)












 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



 




 
 
  
   
  
 

   

   

GEÇMİŞ


   
ZAMAN

   
   

 


 
 
  
   
  
 

   

   
ŞİMDİKİ

   
ZAMAN

   

   

 


 
 
  
   
  
 

   

   
GELECEK

   
ZAMAN

   

   

 
 

 


 


 


 





                                  


Elif çiçek topla.                   Elif çiçek topluyor.         Elif
çiçek toplayacak.


Elif çiçek toplamış.


 


1-


GEÇMİŞ ZAMAN


Fiilin gösterdiği iş, hareket ya da oluş
anlatılan zamandan önce olmuştur.   


Geçmiş zamanı iki grupta inceleyeceğiz.


 


 


a)   -di`li
Geçmiş Zaman 
(Görülen Geçmiş Zaman)


Yapılan işi veya hareketi anlatan kişi görmüştür. Anlatan olayı kesin olarak
bilmektedir. Fiile “-dı,
-di, -tı, -ti, -du, -dü, -tu, -tü
” zaman ekleri eklenerek oluşturulur.


Eve
geç gel
di.                                Siz kaybettiniz.                   Arabayı satlar.


Çok
kork
tum.                     
Beraber oku
duk.               Nasıl
çöz
n.


 


 


 


b)   -miş`li
Geçmiş Zaman “Öğrenilen Geçmiş Zaman”


Hareketi veya işi konuşan kişi kendisi
görmemiş; sonradan öğrenmiştir. Fiil kök
veya gövdesine “-mış,
-miş, -muş, -müş
” ekleri getirilerek yapılır.


 




 


Silgim kaybolmuş.            Okula gelmeyecekmiş.    
Terliklerimi sen giy
mişsin.       
Durmuş hastalan
mış.        Aliş yeni bisiklet almış.


 


 


 


2- ŞİMDİKİ  
ZAMAN


 


 


 




 


Fiilin bildirdiği işin, anlatma sırasında
yapılmakta olduğunu belirtir. Fiil kök ve gövdelerine -yor” eki
getirilerek yapılır.


 


 


Ağır çantasını yanında sürüklüyor.            Masasında kara kara düşünüyor.             Fatih, yine çok konuşuyorsun.                 O şimdi
köydeki evlerini düşünü
yor.


 





 
 
 
 
 
 
 



 



 



“-yor” eki büyük
sesli uyumuna uymadığı için bazen yor ekinden önce gelen


   sesli harf değişime uğrar.


okuma + yor = okumuyor
                            görme +
yor = görmüyor


 


 


 


 


 


3- GELECEK ZAMAN


 


 


Eylemin konuşma anından sonra yapılacağını
bildirir.


Fiil kök ve gövdelerine “(y)-ecek, (y)-acak
ekleri eklenerek yapılır.


 


 


 


 


Artık derslerime çok çalışacağım.               Bir ay sonra bilgisayar alacağız.                   O
bu gidişle kaza yap
acak


 


 


4- GENİŞ   
ZAMAN


 


Eylemin başlayıp devam ettiğini ve
edeceğini gösterir. Geniş zaman geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanı içine alan
bir zamandır.Geniş zaman eki “-r, -ar,
-er”dir.


 


O
zaten hep geç kalır.                            Ay, Dünya etrafında döner.


         Kavun,
karpuz yata yata büyür.                    Anneler çocuklarını sever.


 


 


 


 






 
 
  
   
  
 

   

   
FİİLLERDE KİŞİ

   

   

 
 

 



 


 





Fiillerde
işi, oluşu, hareketi yapan varlığa kişi adı verilir. Fiile “kim” sorusunu sorarak
kişiyi buluruz.


 


Fiilde üç kişi (şahıs) bulunur:



  
   
  
 

   

   

Her üç kişinin de tekil ve
    çoğulları vardır.


   
 

   
   

  Birinci kişi:Konuşan ya da konuşanlardır.

 


 


İkinci kişi : Kendisine söz söylenen kişidir.


Üçüncü Kişi:Sözü edilen kişidir.


      Tekil (Eki)                                                  Çoğul (Eki)


 


 


 


 


 


Birinci Şahıs: Ben   (-m) Bunları
yazacağım.
     Biz     (-k, -iz)    Beraber koştuk.        


İkinci Şahıs:    Sen    (-n) Akşamleyin
gidersin.
 Siz      (-nız)        Çok
çalıştınız.


Üçüncü şahıs: O    (Yok) Evden çıkmış.              Onlar (-ler)     Bilgisayarla
oynuyorlar.


 






 
 
  
   
  
 

   

   
FİİLLERDE KİPLER

   

   

 
 

 






                           


 


Fiiller bir hareketi, işi, oluşu; zaman veya dilek anlamlarından biriyle bildirirler.


 


 


Fiillerin dileğe ve zamana göre bölünmesine
KİP” denir.


FİİL
KİPLERİ


 


 


HABER (BİLDİRME)KİPLERİ                                  DİLEK(TASARLAMA)
KİPLERİ


1. -di`li Geçmiş zaman  
Kipi                                  1.
Dilek-Şart Kipi         


2.
-miş`li Geçmiş zaman   ”
                                   2.
İstek Kipi


3. Şimdiki zaman              ”                                     3.
Gereklilik Kipi


4. Gelecek zaman             ”                                    4.
Emir    Kipi


 


5. Geniş Zaman                ”


HABER
(BİLDİRME)KİPLERİ


 


 


 


 Haber kipleri; işin, eylemin yapıldığını, yapılacağını bildirir, haber
verir. Eylemin zamanı kesin olarak bellidir. Eylem ya
geçmişte yapılmıştır, ya şimdi yapılmaktadır, ya
gelecekte yapılacaktır ya da her zaman
yapılmaktadır.
Şimdi bunları
sırasıyla görelim:


 


1- -di`li GEÇMİŞ ZAMAN
KİPİ


Eylem, konuşma anından önce yapılmıştır.
Konuşan eylemin yapıldığını kesin olarak bilir.


 


 


 


 



  
   
  
 

   

   

-di`li geçmiş zaman
    kipindeki fiil, işin daha önceden yapıldığını bildirir.


   
Koşarken yere düştüm,
    bileğim incin
di.

   
 

   
 

   
   

  Fiil     +   Zaman
ek
 + Şahıs eki


 


 


Gel             -di                   -m


Oku           -du                   -n


Kork          -tu                     -



  
   
  
 

   

   

-di`li geçmiş
    zaman, olayın söyleyeni tarafından görüldüğü zamandır.


   
Dün akşam yemeği
    dışarıda ye
dik.

   
 

   
 

   
 

   
 

   
 

   
   

  Öğren       -di                     -k

Gör           -dü                 -nüz


Yaz           -dı                   -lar






 
 
  
   
  
 

   

   

 


   
   

 
 

 





         Tarihi bilgiler görülmüş gibi anlatılır.29 Ekim 1923`te Cumhuriyet ilân edildi.


 


2- -miş`li GEÇMİŞ
ZAMAN KİPİ


Eylem konuşma anından önce yapılmıştır.
Konuşan eylemin yapıldığını görmemiştir, başkasından öğrendiğini anlatmaktadır.



  
   
  
 

   

   

Bu kip daha çok masallarda
    kullanılır.


   
Bir varmış, bir yokmuş...    Bir mahallede üç kız yaşarmış.

   
 

   
 

   
 

   
   

  Fiil   + Zaman
eki
    + Şahıs eki


 


 


 


 


 


Gel          -miş                  -im



  
   
  
 

   

   

Şaşma, şaşırma durumlarında kullanılır.


   
Aaa! Dışarıya yağmur yağmış!

   
 

   
 

   
 

   
 

   
 

   
   

  Oku         -muş               -sun

Kork        -muş                   -



  
   
  
 

   

   

Acıları, üzüntüleri anlatırken genelde bu kip kullanılır.


   
Ne olmuşbenim yavruma böyle!...

   
 

   
 

   
 

   
 

   
 

   
 

   
   

  Öğren      -miş                  -iz

Gör          -müş             -sünüz


Yaz          -mış                  -lar


3- ŞİMDİKİ ZAMAN KİPİ


Olayın, sözün söylendiği sırada
gerçekleşmekte olduğunu bildiren haber kipidir.


Fiil    +   Zaman
eki
   +   Şahıs eki                Fiil     +    
Zaman eki     +      Şahıs eki


 


 


 


 


 


Gel           -(i)yor                -um                     Oku               -yor                      -sun                  Kork        -(u)yor                 -                         Öğren          -(i)yor                    -uz                  


Gör         -(ü)yor              -sunuz                   Yaz              -(ı)yor                    -lar     


         


4- GELECEK ZAMAN KİPİ


Eylemin konuşma anından sonra yapılacağını
bildiren kiptir.


Fiil    +    Zaman
eki
   +   Şahıs eki                Fiil     +    
Zaman eki     +      Şahıs eki


 


 


 


 


 


Gel          -ecek(ğ)                -im                      Oku            -(y)acak                   -sın                  Kork       -acak                       -                        Öğren         -ecek(ğ)                   -iz                    Gör         -ecek(ğ)               -siniz                    Yaz              -(a)acak                  -lar  


            


5- GENİŞ ZAMAN KİPİ


Bir eylemin her zaman (geçmişte – şimdi-
gelecekte) yapıldığını ve yapılacağını haber veren kiptir.


Fiil    +    Zaman
eki
   +   Şahıs eki                Fiil    +    Zaman
eki
   +   Şahıs eki


 


 


 


 


 







 
 
  
   
  
 

   

   

 


   
   

 
Gel             -(i)r                   -im                       Oku            -(u)r                 -sun                  Kork           -(a)r                    -                         Öğren        -(i)r                    -iz                    Gör            -(ü)r               -sünüz                    Yaz            -(a)r                   -lar               

 


 


 


 


 


 


 


 


Geniş zamanın olumsuzu yapılırken zaman eki kalkar. Zaman eki yerine       


me, -ma, -mez, -maz” olumsuzluk ekleri gelir.


                       


OLUMLU               OLUMSUZ                OLUMLU               OLUMSUZ                   OLUMLU        OLUMSUZ


Gel- ir-im          gel-me-m            gel- ir               
gel-me-z
                gel-ir-iz    gel-me-y-iz               


 


 


 


 






 
 
  
   
  
 

   

   
FİİLLERDE OLUMLULUK VE OLUMSUZLUK

   

   

 
 

 



 


 





İş, oluş ya da hareketin,
yapıldığını veya yapılacağını bildiren fiillere OLUMLU;


Yapılmadığını veya yapılmayacağını
bildiren fiillere OLUMSUZ FİİLLER denir.


 


 



 
 
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
 
 
 

 





 
 
 
  
  
 
 

 



 


 


 








  
 



 



 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol